TBMM Yönetim Amiri ve Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan, Hamas’tan bir yetkiliye dayandırılan kelam konusu iddiayı doğruladı.
Milliyet’e konuşan Turan, “Haniye ülkemize ziyarete gelince üst seviye bir muhafaza sağlanmış ve kendisini maksat alan odakların hain emellerine ulaşması engellenmişti. Yabancı ülkelere giden konukların korunması o ülkenin hem vazifesi hem de prestijidir. MİT sürekli bu şuurla faaliyetlerini yürütmektedir” dedi. Turan, “Haniye, Siyonist çetelerin ve onların yanında duran istihbarat örgütlerinin amacındaydı. MİT’in vaktinde ve yerinde müdahaleleriyle bu suikastlar önlendi” sözlerini kullandı.
MİT’TEN İSRAİL RAPORU! BİLHASSA DİKKAT ÇEKİLEN TARİH
Milli İstihbarat Akademisi, İsrail’in Gazze taarruzları ile İsrail siyasetindeki “fanatik, şiddet yanlısı ideolojileri ve uygulamaları” rapor haline getirdi. Raporda, 7 Ekim olaylarından daha evvel “İsrail’deki radikal sağ ve işgalci yerleşimciliğin” İsrail siyasetinde nasıl hayat bulup geliştiği anlatılıyor.
Milli İstihbarat Akademisinden yapılan açıklamaya nazaran, akademinin hazırladığı “İsrail’de Radikal Sağ” raporunda, 7 Ekim sonrasında İsrail’in politik ve askeri atılımlarının en belirleyici toplumsal kesitlerinden birinin, ülkedeki fanatik, şiddet yanlısı, çok sağcı kümeler olduğu belirtildi.
Raporda bu kümelerin, mevcut durumda Gazze’nin işgal altında tutularak, Gazzelilerin sürülmesini ve bu toprakların yerleşime açılmasını savunduğu vurgulandı.
TEMEL MOTİVASYON “VADEDİLMİŞ TOPRAK” İNANCI
Raporda, Filistin coğrafyasında ve bilhassa de 7 Ekim sonrasında Gazze’de, İsrail’in yürüttüğü kanlı akınların teolojik ve politik bağlamının çözümlenmeye çalışıldığı kaydedildi.
İsrail’deki çok sağ siyaset ile işgalci yerleşimciliğin örtüştüğü bildirilen raporda, İsrail çok sağının temel motivasyonunun, “Ürdün Irmağı’ndan Akdeniz’e kadar olan bölgenin dini motivasyonlarla büsbütün Yahudileştirilmesi olduğu” belirtildi.
Raporda, İsrail’in 1967’den beri Doğu Kudüs, Batı Şeria, Golan Dorukları ve 2005/2023 devri hariç Gazze’yi milletlerarası hukuka alışılmamış olarak işgal altında tuttuğu aktarıldı.
1967 yılı sonrasında ise dini motivasyonlarla buralarda işgalci yerleşimler kuran çok sağcı Yahudi kümelerin, İsrail’in bu bölgelerde askeri varlık göstermek için mazeret olarak kullandığı ögeler olduğu kaydedilen raporda, bu istikametiyle yerleşimlerin de İsrail jeopolitik düzleminin ileri karakolları olarak görüldüğünün altı çizildi.
İsrail’in güvenlik sağlama kapasitesinin yetersizliği ve bu bölgelerde iskan edebileceği kâfi Yahudi nüfusuna sahip olmamasına da dikkati çekilen raporda, bu bağlamda Batı Şeria ve Gazze’nin ilhak edilerek, direkt siyasal egemenlik alanına dahil edilmesinin imkansız olduğu vurgulandı.
İSRAİL’DE ÇOK SAĞ-SEKÜLER TANSİYONU VAR
Raporun devamında ise “Batı Şeria’da yaşayan işgalci yerleşimci kümelerin, İsrail’den bu bölgede daha fazla askeri varlık göstermesini talep etmesi ve Filistinlilere karşı terör aksiyonlarında bulunarak tansiyonu dorukta tutmasının önemli bir askeri ve finansal maliyeti vardır. Bu durum da İsrail’deki fanatik, çok sağcı kümelerle değerli bir kısmını liberal-seküler İsraillilerin oluşturduğu üst seviye askeri takımlar ortasında önemli bir tansiyona sebep olmaktadır.” sözleri kullanıldı.
Raporda, 2005’te Gazze’den çekilen İsrail’in yerleşimleri boşaltmasının ise yerleşimcilerin İsrail Devleti’ne karşı kuşkucu ve temkinli tavırlar geliştirmesine sebep olduğu anlatıldı.
Bu güvensizlik ortamında fanatik çok sağcı kümelerin, gerektiğinde devlete karşı yasal ve devletten bağımsız finansal gereksinimlerini karşılamak üzere çeşitli sivil toplum ağları kurduğu aktarılan raporda, devletten büyük takviye alsalar da bu kuruluşların, çok sağın İsrail siyasetine angaje olmasının değerli araçları haline geldiği belirtildi.
İsrail radikal sağının devlet takımlarıyla yaşadığı tansiyonların de anlatıldığı raporda, İsrail’in en sağ eğilimli koalisyonunun Ocak 2023’te İsrail Yüksek Mahkemesinin yapısını ve yetkilerini değiştirme teşebbüsüne vurgu yapıldı. İsrailli “askeri elitlerin” açıktan reaksiyonunu çekerek durumu daha da gergin hale getirdiği belirtildi.
NETANYAHU SOYKIRIMA GİRİŞTİ
7 Ekim sonrasında gelişen Gazze’nin işgali sürecinde, “askeri seçkinler ve sağ koalisyon” ortasındaki çatışmanın yeni bir düzleme taşındığı tabir edilen raporda, askeri kanadın tekrar kanlı lakin görece daha denetimli bir işgal süreci yürütme planları yaptığı kaydedildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği hükümetin ise açıktan soykırıma girişerek, siyasi takviye kayıplarını toparlamaya çalıştığı ve Netanyahu’nun sürecin gidişat ve nihayetini belirsizleştirdiğine işaret edildi.
Aşırı sağcı kümelerin, Gazze’deki işgalin kalıcı hale getirilmesini ve Gazze’nin Yahudi yerleşimine açılmasını savunmasının, İsrail ordusuyla yaşadıkları tansiyonun yeni ögelerinden biri olduğu aktarılan raporda, ordunun, mevcut hükümete muhalif duruşunun da tesiriyle burada Yahudi varlığını teminat altına almanın büyük askeri ve finansal maliyetleri olacağını öne sürdüğü tespiti yapıldı.